24 Ocak 2010 Pazar

yol tutuşum çok kötü.

"seni seviyorum"
Hepimiz hem söylemiş hem duymuşuzdur değil mi?
Ben çok söyledim. Sevdiğime sevmediğime söyledim üstelik, karaktersizlik tarihimin başlangıcı bile sayılabilir.
Bana az söylediler, söylediğimden az yani. Birde öyle kötü ki anılarım "seni seviyorum" la, duyduğum an sen artık tası tarağı topla kaç kızım zili benim için.

Ben bütün akıl ve ruh sağlığımı kaybetmiş, yorulmuş, yıkılmış ve posası bırakılmış bir şekilde, yenilgimi kabul ederken bana "seni seviyorum" diyor.
Ağlamak, elimin tersiyle bir tane ağzına vurmak, kollarından tutup silkelemek istiyorum halbuki..
Ağzımdan bir tek, keşke sevmeseymişsin çıkıyor..
Çok sevdim diyor.

Çok sevilmek ihtiyacım olan en son şey, tercih hakkım olsa "iyi" sevilmek isterdim. Kırıntı şeklinde bir sevgi de olabilirdi hatta ama "iyi" olsundu.

Mesela iyi sevilseydim, başkalarını sevmekten korkmazdım. Erkeklerle ilişkilerimi kasabanın namus dayatmasına kafa tutmak için "ergen" ken halleder, şimdi böyle ruhsuz sen git öteki gelsin tarzını benimsemezdim. Ne de iyi insanlarla karşılaştım halbuki.. En baştan "bunları sakın önemseme, bak önemsedin ne hale geldin" direktifi veriyorum kendime, sonra da ekliyorum 15 yaşında mısın gerizekalı!!!

Bir türlü hayatıma müdahil olamayan iyi, sevgili adaylarım oldu birde. Sonra bir şekilde bıraktılar beni, hiç söylemedim ama onlara da çok üzüldüm! Birini sevemediğim için üzüldüm, onun sevgisinede -gerçekten- layık olamadığım için üzüldüm.

Ruhumu böyle hoyrat kullandırdığım için üzüldüm. Teslim olamamama üzüldüm. En çok onlar için üzülmedim tabi ama kendim için daha çok üzülecek sebepler verdiler bana, ona üzüldüm.

Tahrip edilmiş halime çeltik attılar bilmeden, evet hayat devam edecek tabi diyordum ama ben en ufak rüzgarda savrulan uzakdoğu menşeili hafif araba olduğumu unutuyordum. Yol tutuşum bok gibiydi, bildiğin doğan görünümlü şahindim ben.

Hepsine ayrı ayrı binbir poz yapıp tek başına, akıllı ve güçlü kadın imajı vermek beni bir yerde bozdu artık. Olmadığım bir şeyi öyleymiş gibi yapmak.. Gül idim gülistan oldum yani.

Acayip - gerçekten başka türlü tarif edemeyeceğim- bir gecenin sabahında aldığım bir maile baş ağrısı, mide bulantısı ve pek tabi kalp çarpıntısı ekleyip kapatıyorum pazarı.

Yazı sebebim gene kötü bir çocuk, değerlerimi alt üst eden, dönüp dolaşıp aynı yere geldiğim çocuk. Beni çok sevmeni istemedim hiç, önemli olan "iyi" sevmekti. Ruhumu kullandırttım upuzun seneler çok sevmen karşılığında, hala seni ilk gördüğüm yerde ki kız kaldım. Allah kimseyi çok sevdirtmesin, iyi sevilin lan hepiniz, güzel sevsinler hepinizi...

P.S : Beni iyi seven çocuğu da türlü şekilde hayatımda tutup, senelerce hep "seni çok seviyorum" yalanları attığım için özür dilerim. Hatta kötü bir oğlan çocuğu tarafından türlü türlü sömürülmelerimin intikamını, başka başka yaptığım, seni seviyorum diye yalan attığım herkesten de özür diliyorum.

Benden özür dilemeyin sakın.

14 Ocak 2010 Perşembe

vaann naayytt, vaann naaayytt..

çok acil one night stand diyaloglarına ihtiyacım var.
Bana yoldaki travestilerle pazarlıklarınızı, parayla yaptığınız seksleri falan anlatmayın ama.
spontane gelişmiş
şu kızı/herifi bir götürsem mantığıyla hareket etmiş taklalar atmış, olmuş olmamış bitmiş bitmemiş herşeyi duymak istiyorum.
Sonra çok eğlenicez, valla bende anlatıcam!! :)
no name konuşucaz
mail atın:)

ozgedir@gmail.com

10 Ocak 2010 Pazar

sıçıp sıvama ustası.

Benden olmadı dedim..
Beceremedim..
Verilen tek hakkımı kullanamadım.
İstediğim birşeyi yapmak için çaba bile harcayamadım.
Aşık olmadılar bana
İlk aşkım herkes gibi ya da değil, karşılıklı değildi.
Unutamadığım bir aşk hikayem yok ama kendime her anlattığımda çığ gibi büyüttüğüm bir aşk masalım var.
Kimsenin istediği gibi olamadım.Arkadaşlarım memnun değil, ailem memnun değil, memnuniyetsizlik adım ait olduğum hayatlarda.
Kendim de kendimden memnun değilim aslında.
Ergen yakarışı değil bunlar bu arada. Samimi bir itiraf olabilir. Dönüp dolaşıp kendimle ilgili manasız tespitlerimden ve tespitlerinizden sıkıldım. En çok kendimden sıkılıyorum. Hata yapmadan duramıyorum ve üstüne tüy dikmeden asla bırakmıyorum.
Son zamanlarda sık sık bu tevekelliğimin kırılma noktasını düşünüyorum, aşk masalımı dahil ediyorum, sonra daha da karmaşıklaştırmamak için derhal terk ediyorum bu düşüncemi.
Hayatımı zorlaştırmak benim için ne kadar kolay!
Uğraşsanız yapamazsınız, iddialı olduğum tek konu bu hayatta!
Bu arada bu hatalarımdan kendi kendime engiiinn bir bilgi sahibi olduğumu falan da düşünüyorum, öyle de komik.
Mesela inancım kalmadı ya benim kimseye, ve kendime..
Aşk hayatımı libido kontrolünde yönlendirebileceğimi, kontrolümü kaybetmeden az hasarlı ya da hasarsız çıkabileceğimi düşünüyorum.
Ne saçma!
Çok saçma!
Sen hani benim libidom derken atı alan Üsküdar'ı geçiyor, sen üstüne başına bakıp hasar tespiti yapmaya devam ederken herkes yaşantısına devam ediyor!
İş görüşmesinde mesela. İstediğim, beni mutlu edecek bir iş.. Ama ben neden oraya zorla getirilmiş gibi duruyorum!
Kontrollüyüm, beni kimse ve hiçbir şey kıramaz, incitemez haline nerden geldim ben!
Neden düştüm bu hale..
İncinenler, kırılanlar, kaybedenler.. Bunları bir daha yaşamaktan korkmayanlar... Onlar hayatlarına devam edenler yani...Üzülüp, ağlayıp, iyileşip yaşayanlar.. Neden korkunuz size yeni taktikler geliştirtmedi?
Neden inançsızlığınızın arkasına sığınıp, dalga geçmediniz herşeyle! Neden aynı hayal kırıklıklarını yaşamak için kontrolsüzce devam ettiniz??
Neden güçlü olmak ve kalmak için hatalar yapmadınız üst üste?
Neden yorgun değilsiniz hala yaşamaktan da, ben tutunacak yer arıyorum yorgunluktan?
Şimdi cücük beynimle 2010 a süper kırılmalı, üzülmeli, sevinmeli bir yıl dileyerek girdim. Denenmiş şeylerin hissettirdiğini yaşayarak, kendimi salarak..
Güzelde girdim hatta, hissettim, yaşadım..Bitti ve ne muhteşem bir his!
Eğer bu da olmazsa 2011 için güzel planlarım var
Gerçekten..

Ben bu işin ustasıyım.