24 Ocak 2011 Pazartesi

öptüm.

keşke öpmeseydim…

Neler öğrendiğimizi konuşmuştuk hayatta. Başka türlü şeyler isteyip, öğrendiğimiz doğru neyse onu yapmıştık. Öğrenmek, o kadar da güzel değildi. Bazen güzeldi. Keşke öğrendiğimiz gibi değil hissedebildiğimiz gibi davranabilseydik falan filan…

Sonra; ben huzurlu olmayı mutlu olmaya tercih ediyorum dedi. O, bunu öğrenmişti. Benimle mutlu olmuştu ama huzurlu değildi. Ben böyle anladım en azından. Huzursuz olduğu için benden vazgeçmişti, huzursuz olduğu için beni sevmeyi bırakmıştı, huzursuz olduğu için benim başka biriyle mutlu olmamı isterdi ve benim mutlu olmamdan mutlu olurdu. O huzur dedikçe, benim huzurdan nasıl da nefret ettiğimi hatırladım. Senelerce aramızda sadece huzur olan bir sevgilim olmuştu ve ben öğrenmiştim; huzur, benim aradığım şey değildi. Ben onu huzursuz severdim, düz. Elimi, ayağımı bir yere çarpmama kızar, bütün sinirimi ondan alırdım. Kıskanıp kavga çıkararak severdim, “ya sen beni artık sevmiyorsun” diye ağlayarak severdim, gözümü açtığımda hemen aklıma gelip gülümseyerek uyandığım için severdim.

Of. Yazması bile yorucu.

İkimizinde öğrendiği pratikler farklıydı neticede. O artık beni sevmemeyi tercih etmiş, bunu öğrenmişti ama ben onun beni sevmemesini öğrenememiştim. Hem neden öğrenecekmişim ki? Herhangi bir tercih hakkım olsa, öğrenmemeyi tercih ederdim yani. Ben onun beni sevmesini biliyordum. Çok sevdiğiniz bir insanın sizi sevmesi ikramiyedir. Benim için de öyleydi ve bundan gayet memnundum. Şimdi sil baştan sevilmemeyi öğrenmek, isteyeceğim son şeydi illaki fakat, öğrenmem lazımdı. Beni seviyormuş gibi daha fazla davranamazdım. Samimiyetsizliğimizi anlamamak gittikçe zorlaşıyordu. “Seni aramazsam sevmediğim için değil, bil bunu” diyordum, o da “ben seni ararım hep, böyle konuşma” diyordu. Fakat biliyordum ki onu arayan hep ben olucam, o ise beş cevapsız çağrıya geri dönen sevdiğim adam olarak kalacak.

İçimdeki belki öyle değildir tuşuna basılmış, hissettiklerimi sorguluyordum. Belki de bu kadar vahim değilizdir, değişebilir, atlatırız diyordum. Öğrenmeme gerek kalmaz, geçer diyordum. Onunla uyanmamayı, her buluştuktan sonra vedalaşmayı, elimi kolumu nereye koyacağımı bilememeyi, telefonumun günde elli kere çalmayacağını öğrenmeye bilirdim diyordum.

Diyordum da…

öptüm onu.

keşke öpmeseydim.

Bitmiş.

Bitmeseydi iyiymiş.