7 Şubat 2010 Pazar

yalnızın yanlışlığı..

"yanlışın yalnızlığıdır
yalnızın yanlışlığı.."


Gözlerimi kapatıp -ben imkansız aşklar için yaratılmışım şarkısını rahatlıkla söyleyebileceğim bir adamla- kendimi Gökova' da düşünüyorum. Aşkımız imkansız, başka birini seviyor o, keza ben yıllardır bir başkasını.. Ama o an, orada birbirimize aşığız. Ordayız. Ne yanlışlığımız umrumuzda ne de gelecek günlerin nasıl büyüüükkk sıkıntılar yaşatacağı.

Kış ortası, sürekli üşüme halindeyiz doğal olarak. Ben ilk defa sürekli yağan yağmurla barışmışım, onu bile seviyorum. Kafamı kaldırdıkça "o"nu görüyorum. Benimle ilgilenmesin çok, hayal kurmama müsade etsin. Ben o yanlış halden muhteşem hikayeler uydurayım, çoluk çocuk uğraştığımızı göreyim..sonra hemen en kötüsünü düşünüp -ve olması en muhtemelini- "ulan bu da bitecek" deyip, zamanın keyfini çıkartamama kızıp tekrar ne kadar birbirimiz için yaratıldığımızı düşüneyim.

Sık sık sevişelim ayrıca. Seks tatili olsun bu. Kitap okurken uyuyakalalım. Ben bir beş çocuklu halimizi düşüneyim, bir de döndükten sonra bu işi bitir direktifleri vereyim kendi kendime. Tutunamama sebeplerimizi anlatalım. İşinden bahsetsin bana sürekli. Can Yücel tarzını hiç kaybetmeden anlatsın bütün coşkusunu. Kedi gibi dinlemezsem adiyim!!

Bu an hiç bitmesin eyyy yumurtaya can veren rabbim ler geçireyim içimden. Dudaklarım mosmor olsun öpüşmekten, sık sık gülelim birde. Her bu dağ bayır hayatı canıma yetti, bu mevsimde ne işimiz var burda diye düşündüğümde sevişmeye başlasak, deli olma kızım içine sıçma bir şeyin diye kızsam kendime.

Her güne bir alkol güzellemesi yapsak, uyuşturucu serbest olsun sohbetleriyle süslesek ve her gecenin kapanışı muhteşem olsa.

Öpüşerek uyansak-evet öyle şeyler yaşadım bende- hatırlasam güzel olduğunu..

Sarhoş olup denize girmece iddiasına tutuşsak.. Tekila içmemi engelle dedim sana benim migrenim var diye kavga çıkarsam, her şey toz pembe olmasa...

Sonra ikimizde hiç bitmesini istemiyoruz desek, dönmemek için bahaneler üretsek fakat hiç bulamasak..

Eve gelsek en sonunda. Bir rehavet çökse üstümüze. Ben ağlamamak için saçma sapan konuşsam, onun canı sıkılsa. Ne güzeldi diye konuşarak, sarılarak uyuyakalsak o son akşam..

Kahvaltı etmeden gitmesini istemem sabah, ama etmezse de edelim diyemem. Eşyalarını ayırıp, gitmeye hazırlandığında içimden inşallah önemli bir şeyini unutur diye geçirsem.

Biraz sonra muhteşem egom devreye girecek, çık aradan allahın cezası gene saçma sapan konuşturacaksın beni diye dişlerimi sıksam.

Öpüşüyoruz artık.. Birazdan çıkacak evden ve kuvvetle muhtemel bu sersemlik benim olabilecek bütün ilişkilerimi iki sene rahat etkileyecek.

Ararım diyecek. Muhakkak arayacakta. Mesajlaşacağız sık sık. Bir gece hadi kalk yürüyelim diyecek. Tabiki Dolmabahçeye yürüyeceğiz. Belki fındıklı parkında otururuz. Şarap alırız tekel açıksa. Anlatmaktan yorulsak. Eğer bu kadar güzelse neden olmuyor diye düşünsek. Ben ağlamamak için iyice saçmalasam, saçmaladığımı anlasa, sussa o da. Ah bir konuşmasa..

Evin önünde vedalaşacağız artık, sevişmek istiyorum ama yukarı çıksana diyemem, gelmesi lazım. Sımsıkı sarılsa, tekrar ağlamamak için yaa şişirme ama bee, hadi git yarın erken kalkacaksın desem, dedikten hemen sonra kendime sövsem, sus çenen kopsun, gerizekalı sus her şeyde konuşma desem-kendime-

Nasıl olacak peki dedi? Kapı önü sorusu mu bu şimdi? Ne diyeyim, ne anlatayım ben sana.. Sen ben olsak mesela, onca senelik sevdiğimiz insanlarımız olmasa, arkadaşlarımız ailelerimiz olmasa süper olur valla mı diyeyim. Biz olacağı biliyorduk, teşekkür ederim her şey çok güzeldi, kendine iyi bak! Bunu mu dedin yani gerizekalı kız? Bu mudur yani? Desene ben şu an her şeye kafa tutabilirim, desene eşşekler gibi aşık oldum, desene!! Teşekkür ederim neymiş ya, o ne demek, üstüne para ver bide memnun kaldım arkadaşlarıma tavsiye edicem de!!
Ne yapayım ağzımdan onlar çıktı. Artık geri alamam sözlerimi, kıvırma payı da yok, gözlerim gözlerinde ağzından çıkacak lafları bekliyorum. Tamam dedi. Nasıl yani? Tamam ne? Hala bir şeyler demesini bekliyorum, ulan bir cümle kur pezevenk tamam ne?? Tamam sözüne hazırlık yapmamıştım geçen saniyelerde öyle kalakaldım.. Ney dedim? oh be ağzımdan bir şey çıktı, "ney??" İkna edemedik birbirimizi dedi. Senin pek niyetin yoktu gibime geldi diye cevap verdim hemen,tüy kondurdum. Bunca konuşmadan sonra bana bunu mu söylüyorsun dedi. Artık ağlamama ramak var, bir şeyler saçmalayıp, az hasarlı apartman kapısından girmem lazım. Sana uyuyorum neyse iyi bak kendine deyip içeri atıyorum kendimi. Ağlamak görün lütfen. Hayal edin. Film gibi, kapı arkasına çökmüş ağlamalı bir sahne olsun lütfen hayaliniz.

İlk iş olarak telefon kapanır benim depresyonlarımda. Aradığınız kişiye asla ulaşılamaz.. Uyuyamıyorum. Hangi arkadaşıma yük olsam, onun içini karartsam onu da bilemiyorum..

İki ay geçti.. Artık telefonum açık. Arasa.. Kapalı olduğunu görse.. E bir şey söylemek istese kapıya gelirdi. Kapalı olduğunun bile farkında değil mi acaba telefonumun aylardır. Kim aramış, seni seviyorum, lütfen bana güzel mesaj at. Bekle bekle.. Gelmedi.

Bu akşam dışarı çıkıyorum. Dans dans dans.. Hazırım, güçlüyüm, yıkıldım ama ölmedim ulan.

Beyoğlu silme kafa gözüküyor gözüme. Yürüyorum dar bir sokakta. Arkadan bekleme yapmayın beyleerr diye bağırasım geliyor. Mekana girdik, yeehuuu. Sırf kaltaklıktan gözlerim felfecir okuyor. Eğer olduğum yerin ters yönüne bakmasam, göz göze gelmeyeceğim. Gelmeyecektim. Diz titremesi diye bir şey var hala. Hele topuklu ayakkabı giydiyseniz iki kere etkili. Gördü mü? Göz göze geldiniz, kör mü? Yanında kim var, kız orda mı? Tuvalet tuvalet, derhal.

Klozet üstünde geçen beş dakika. Kendini maymun edeceksen git burdan, e herkesinde içini yedin buraya getirmek için, dur makul ol telkinleri.. El yüz yıkama.. Çık arkanı asla dönme. Fingirdeyeceksen de bunu payına düşen 180 derecelik açıda yap.

Tuvalet kapısından çıkar çıkmaz.. orda!!!
Artık ağlıyorum. Sıçarım böyle işe..
Bildik koku, bildik sarılış..
Ağlama dedi, seni çok özledim. Bunu kendin istedin, şimdi bana böyle yapma! Ah konuşabilsem neler diyeceğim, ama ya salyalarım. Tekrar tuvalete kaçtım. Salağa bak yaa sen istedin diyo bana, ulan bunlar beni hep kandırıyo bee gerizekalısın sen kızım, kim sana akıllısın dedi kim seni böyle sandırdı, allah belası versin diyorum içimden. Tuvalette bide karıların bakışlarına maruz kal. Hay allahım!!

Kapıda olmasını umarak ama kendime bile umarım değildir diyerek çıkıyorum tuvaletten. Nerdesin, nooldu lan soruları. Ben gidiyorum eve, bu akşam benden cacık olmaz deyip, üstüne birde bir sürü trip yiyip, asla kafamı çevirmeden çıkıyorum dışarı.

"yiyakşamlaarr" sesi. Dönüyorum, o. Sevgilisi evet sevgilisi olmalı, gülerek yüzüme bakıyolar şu an, size de diyorum. Sik vardı, aferim. Gülümseyip hızla yürümeye çalışıyorum. Bekleme yapmayın beyler bu sefer gerçekten!!

Takside ağlamak olmaz eve gidene kadar dudaklarını ye kızım, öyle şeyler yap. Mesaj, evet mesaj geldi. "Sersem".. pardon???

Daha aşşaalık olma rica ederim kızım, hadi.. git yat.. yarın bu hikaye bitmiş olarak kalk.
Eee hani hayaldi bu, ben kuruyordum güzel gidiyordu, nooldu??

Benden çok iyi metres olur.
Tam metres olacak kızım valla.

...

Hiç yorum yok: